sinema port logo sinema port  logo

BİZİ TAKİP EDİN

Röportaj 22 Eylül 2022

The Stranger Filminin Yıldızı Mira Sude Güneş Sinemaport'a Konuştu!

Bozkır Arslanı Celaleddin Harzemşah dizisiyle izleyiciyle buluşan ve The Stranger filmiyle festival yolculuğuna devam eden Mira Sude Güneş, Sinemaport'tan Alper Ergez'in sorularını yanıtladı.

Merhaba Sinemaport’a hoş geldiniz öncelikle sizleri tanımayanların sizi daha yakından tanıyabilmesi için biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Merhaba. Ben Mira Sude Güneş. 1 Temmuz 1998 doğumluyum. Oyuncuyum. Asker bir baba ve öğretmen bir annenin çocuğu olarak çok fazla şehirde yaşadım. Küçükken sürekli tayinimiz çıkardı ve şehir değiştirirdik. Bu çeşitliliğin karakterime ve meslek seçimime büyük bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Sürekli yeni insanlar tanımak, farklı kültürleri öğrenmek, düzen değiştirmek ne istediğimi bulmamda çok yardımcı oldu. Çok sevgi dolu bir ailede büyüdüm. Birbirimizden sevgi ve saygıyı eksik etmedik. Hayatın her alanında iletişimin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ege Üniversitesi Radyo Televizyon Sinema mezunuyum. Yetenek Evi Sanat Akademisi’nde oyunculuk ve diksiyon eğitimi aldım. Aşırı duygusal bir insanım. En büyük zaafım hayvanlar, bu dünyanın hepimizin evi olduğunu çoğu zaman unutuyoruz. Oyunculuk dışında seslendirme de yapıyorum.

Oyunculuk fikri nasıl doğdu? Bu fikir üzerine neler yaptınız?

İnsan çeşitliliğinin muazzamlığını keşfettim. Hayata bir kez geliyoruz ve tek bir hayat yaşıyoruz. Neden bunu çeşitlendirmek elimdeyken yapmayayım dedim. Oyuncu olduğunuzda birçok karaktere hayat verip farklı yaşamlar, farklı meslekler, farklı kültürler deneyimliyorsunuz. Hayat bir yapboz, biz de onun parçalarıyız ve ben bu farklı parçalarla yapbozumu tamamlamak istiyorum. Böylece empati duygunuz da güçleniyor. Oyunculuk mesleği kendinizi durmadan, her yeni yaşta ve her yeni projede geliştirebileceğiniz tek meslek bence. Bu insan olarak çok motive edici bir artı. Aslında oyunculuk hayatımın her anında vardı. Sadece bunu meslek olarak yapmak istediğimi sonradan fark ettim. Ben küçükken annem okulda hep tiyatro oyunu çıkartırdı öğrencileriyle beraber ve o oyunların provalarında yer almayı çok severdim. Sahneye çıktıklarında oyunu bilmeme rağmen nefesimi tutup heyecanla izlerdim onları. İlköğretim ve lise hayatım boyunca sürekli kendi okulumun drama ve tiyatro etkinliklerinde yer aldım. Lisede Maydonoz Ajansa başvuru yaptım ardından Yetenek Evi Sanat Akademisinde Korkut Baran Hocamdan eğitim aldım. . Üniversite tercih zamanında aklımda psikoloji okumak vardı. Tercih yapmadan önce ailem ve Korkut Hocam ile oturup geleceğim hakkında konuştuk. O zamana kadar aklımda oyunculuğu meslek olarak değil de hobi olarak yapmak vardı hep. Fakat onlar bana bunun için pek zamanım kalmayacağını ve ilerde beni mutlu edecek mesleği seçmem gerektiğini söylediler. Oyunculuk bana gerçekten iyi geliyordu ve o an büyük bir karar aldım. Hiç pişman değilim. Radyo Televizyon Sinema okuyup işin mutfağını da öğrenmek istedim. Mezun olduktan sonra oyunculuk eğitimime devam edip kendimi geliştirdim.

Sizi bugüne kadar bir çok reklam, dizi ve sinema filmlerinde izledik. Şimdilerde ATV ekranlarında ‘’Bozkır Arslanı Celaleddin Harzemşah’’ dizisiyle izlemekteyiz. Öncelikle dizi nasıl gidiyor ve bu diziye dahil olma sürecinizden biraz bahsedebilir misiniz?

Dizimizin 2. sezon çekimlerini bitirdik. İki ayrı ülkeden oyuncuların bir araya geldiği ortak bir yapım Harzemşah. Çekimler çok keyifli geçti. Her projede olduğu gibi bu işte de gerek hocalarımdan gerek oyuncu arkadaşlarımdan çok şey öğrendim. Diziye dahil olma sürecim şu şekilde oldu, her oyuncu gibi ben de audition verdim. Fakat audition çektiğimiz gün benim aşırı yoğun olduğum bir güne denk gelmişti. Başka bir proje için şehir dışına çıkmak üzereydim. Menajerlerim Yağmur GÖKKAYA ve Seda YAZICI aradı hemen çekmemiz gerektiğini söyledi. Açıkçası hiç umudum yoktu. Dönem işleri ekstra çalışma, araştırma gerektiriyor çünkü ve ben hazırlanamamıştım. 1 hafta sonra menajerlerimi aradı ve yönetmen görüşmesine kaldığımı söyledi. Yönetmenimiz Nurgissa Hoca ile yüz yüze bir deneme çekimi gerçekleştirdik ve sonrasında seçildim. Yeteri kadar emek ve doğru çalışma disiplini olduktan sonra sizin olan sizi buluyor gerçekten.

Bu arada The Stranger isimli yabancı sinema filminde başrolde yer aldınız. Yabancı bir filmde rol almak nasıl bir duygu ve bu proje nasıl doğdu. Neler söylemek istersiniz?

Bir gün sevdiğim insanlarla beraber oturuyorduk. Bana var mı bir hayalin diye sordular. Ben de “Bir sanat filminde oynamak ve filmin yurtdışında gösterime girmesini çok istiyorum” dedim. İki gün sonra Yabancı adlı filmin auditionu geldi bana. Gerçekten başka bir şey istesem olacaktı sanki. 3 farklı sahne yollamıştı yönetmenim Ramazan Hoca. Başta o kadar heyecanlandım ki okuyamadım. Oyunları menajerimle beraber çekip yolladık. Yönetmenimiz çok beğendiğini ve yüz yüze de oyun çekmek istediğini söyledi. Beraber de bir deneme çekimi gerçekleştirdik. Sonra menajerlerim beni arayıp güzel haberi verdi. Yabancı benim ilk göz ağrım diyebilirim. Hem bir sanat filminde başrolde hem de hep yer almak istediğim psikolojik-dram türünde bir filmin içinde buldum kendimi daha ne isteyebilirdim ki 😊Filmimiz şu an festival yolculuğunda.

Gelecekte hayalini kurduğunuz ve oynamak istediğiniz bir rol var mı? Ayrıca yerli ve yabancı en çok hangi oyuncularla birlikte rol almak istersiniz?

Aslında söyledim ya birçok karaktere hayat verip farklı yaşam tatmak istiyorum. Psikolojik sorunları olan bir karakter canlandırmayı çok istiyordum ve “Yabancı” sayesinde bu hayalim gerçekleşti. İkinci olarak bir aksiyon filminde yer almayı çok istiyorum. İnsanoğlu amaçları olan bir varlık. Uğruna mücadele ettiğim, savaştığım, gözü kara, amaçları olan güçlü bir karaktere hayat vermek hayallerimin arasında. Lara Croft: Tomb Raider gibi 😊Yerli ve yabancı yetenekli bulduğum, çalışmak istediğim birçok oyuncu var. Fakat oyunculukta aradığım en önemli kriterlerden biri karakter oyunculuğundan ziyade farklı farklı birçok karaktere hayat verebilmiş olmak. Bu yüzden yerli oyunculardan Canan Ergüder, Haluk Bilginer ile aynı projelerde çalışmak isterdim. Yabancı oyunculardan ise Charlize Theron, Johnny Depp gibi isimlerle çalışmak isterdim.

Sizi biraz da sosyal açıdan tanıyalım. Oyunculuk dışında boş zamanlarınızda neler yaparsınız başka bir ilgi alanınız, merakınız var mı?

Boş zamanlarımda film analizi yapmayı çok severim. Gösterge bakımından zengin filmlerin incelemesini yaptığım bir defterim var. Bunun dışında dans etmeye bayılıyorum. Kapı gıcırtısına oynayanlardanım. Küçükken babam evde org, darbuka, saz çalardı ben de oynardım, kendimi videoya çekerdim. Vazgeçmeyeceğim tutkularım arasındadır dans. Boş bulduğum her an mutlaka spor yaparım. Yoga ve pilatesi çok seviyorum. Çok yoğun çalışmadığım sürece bırakmamaya özen gösteriyorum. Şu sıralar uzun metraj film senaryosu yazıyorum. Umarım bir gün çekme fırsatım olur. Kendimi geliştirebildiğim her aktiviteye açığım. Koca okyanusun içindeki bir su damlasıyız. Kendimi geliştirdikçe o okyanusta büyüyormuş gibi hissediyorum.

Son olarak sizi sevenlere ve Sinemaport okuyucularına neler söylemek istersiniz?

Hayatın çok kısa olduğunu ve ertelenmeye değmeyecek kadar anlık yaşadığımızı düşünüyorum. Bugününüzü keşke demeden doya doya yaşayın. Ne demiş Paulo Coelho "En iyisini sonraya saklamayın, yarının ne getireceğini bilemezsiniz." Herkese hatalarını, pişmanlıklarını, üzüntülerini çok sevmelerini ve bunların onlardan götürdükleriyle değil onlara kattıklarıyla yola devam etmelerini öneriyorum. Hayatta her şeyin dolu tarafını görmeye başladığımızda ne kadar mutlu olabileceğimizi gördüm.

Röportaj: Alper Ergez